Akuamarin kuyumculuk endüstrisinde oldukça değerlidir. Mineralin yüksek kaliteli parçalarının değerli taşlar olarak sınıflandırılması ve yalnızca altına yerleştirilmesi tesadüf değildir. Ancak doğal bir mücevherin neye benzediğini anlamak önemli mi? Doğal mineralin bazı gizli ve görsel özelliklerini bilerek, sahte veya sentetik bir taş alırken yanlışlıkla aldatılmaktan kaçınılabilir.
Bir akuamarin taşı neye benziyor: görsel özellikler
Doğada kristal, hafif yeşilimsi bir parıltıyla narin bir mavi renkte oluşur. Şekil genellikle uzun bir prizmadır ve camsı bir parlaklığa sahiptir.
İşlenmemiş bir doğal değerli taş, kırılgan olduğunu gösteren yapışmalara sahip değildir. Ancak bazen, taşın yüzleri boyunca, incelendiğinde mineralin rengini etkileyebilecek küçük boşluklar görebiliriz. Doğal akuamarin, ışığın düşmesine bağlı olarak farklı açılarda hafif bir renk değişimi olarak kendini gösteren optik bir fenomen olan dikroizm özelliğine sahiptir.
Akuamarin çok “kaprisli” bir taş olarak kabul edilir. Güneş ışığına uzun süre maruz kalması durumunda, sarı bir renk tonu bile donuk ve daha açık hale gelebilir. 400°C’nin üzerinde ısıtılırsa taş daha koyu ve kahverengi olur.
Doğal mavi mineral şeffaflığında mükemmel değildir. İçinde her zaman çizikler, çatlaklar, hava kabarcıkları ve sığ çöküntüler şeklinde lekeler olacaktır. Sentetik taşın ise böyle bir özelliği yoktur – tamamen berraktır ve daha parlak ve daha zengin bir mavi renktedir.
Akuamarin fotoğrafı
Tabii ki hiçbir fotoğraf, sahip olduğu doğal değerli taşın çarpıcı güzelliğinin hakkını veremez. Yumuşak ve sakin tonu bir deniz dalgasının rengini andırır ve hiçbir sentetik akuamarin onunla rekabet edemez. Bu minerali içeren herhangi bir mücevher satın alırken, değerli taştaki herhangi bir inklüzyonun kusur olarak değerlendirilmemesi gerektiğini hatırlamakta fayda var. Aksine, herhangi bir “kusur”, doğanın kendisine bahşettiği kristalin doğal kökenini kanıtlar.
Aşağıda, mücevherat için tasarlanmış yontulmuş kristallerin ve taşların bazı resimlerini bulacaksınız.
